Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 17 Ağustos Depremi’nin 24. yıldönümü münasebetiyle bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, önemli açıklamalarda bulundu. Özener, konuşmasında, “Ege Bölgesi’nde yaklaşık 100 yıl boyunca enerji biriktiren bir fayın kırılması beklendiğini, ancak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bu sürenin 800 ila bin yıla kadar uzayabildiğini belirtti. Bazı bölgelerde ise 2 bin, hatta 2 bin 500 yıl boyunca enerji biriktiren fay hatları olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle, Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde 7 büyüklüğünde bir depremin yaşanma olasılığının bulunduğunu ifade etti.”

Özener, şunları dile getirdi: “Marmara Bölgesi’ne baktığımızda, Kuzey Anadolu Fayı içerisinde henüz kırılmamış, yaklaşık 130 kilometrelik bir alanın Marmara Denizi içinde mevcut olduğunu görüyoruz. Benzer şekilde, Doğu Anadolu’da da henüz kırılmamış bölgeler mevcuttur. Türkiye’nin Kuzey Anadolu Fayı üzerinde Yedisu segmenti olarak adlandırdığımız Marmara’daki sismik boşluk ve Doğu Anadolu’daki benzer boşluklar bulunuyor. Bu bölgeler, deprem tekrarlama periyotlarını tamamladıklarında, maalesef bu depremleri yaşamamız kaçınılmaz olacaktır.”
Prof. Dr. Özener’in ifadeleri şu şekildedir: “Ege Bölgesi’nde 100 yıl içinde enerji biriktiren bir fayın kırılma olasılığı bulunurken, bu süre Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 800 ila bin yıla kadar uzayabiliyor. Bazı bölgelerde ise 2 bin, hatta 2 bin 500 yıl süren enerji biriktirme dönemleri yaşanıyor. Bu durum Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde 7 büyüklüğünde bir depremin meydana gelme ihtimalinin bulunduğunu gösteriyor. Yani sismik boşluklar mevcuttur. Marmara Bölgesi’ne baktığımızda, Kuzey Anadolu Fayı üzerinde henüz kırılmamış yaklaşık 130 kilometrelik bir alan bulunmaktadır. Aynı şekilde, Doğu Anadolu’da da farklı kırılmamış bölgeler mevcuttur. Türkiye’nin Kuzey Anadolu Fayı üzerinde Yedisu segmenti olarak adlandırdığımız Marmara’daki sismik boşluk ve Doğu Anadolu’daki benzer boşluklar da gözlenmektedir. Bu alanlar, deprem tekrarlama periyotları sona erdiğinde, maalesef bu depremlerin gerçekleşme ihtimali yüksektir.”